Murat Ersoy, ‘Türkiye tekrar odak noktası haline gelecek’
Gökyüzü İpek Yolu Projesi’nin ilk duyurusu, İran’ın başkenti Tahran’da düzenlenen uluslararası konferansta yapıldı.
Konferansa katılan Atlasglobal Yönetim Kurulu Başkanı Ali Murat Ersoy, proje ile Avrupa ve Orta Doğu merkez hava üssünün İstanbul olacağını belirtti.
Ersoy, “Yabancı yatırımlar için Türkiye tekrar odak noktası ve en çok talep gören yatırım yapılacak ülke haline gelecek.” dedi.
İran’ın başkenti Tahran’da yer alan Şehit Beheşti Üniversitesi’nde düzenlenen bir organizasyon ile SNITC (South and North International Trading Cooperation) işbirliği ile The Sky Silk Road (Gökyüzü İpek Yolu) Projesi ele alındı.
Başta Türkiye, İngiltere, İsviçre, İran ve Rusya olmak üzere farklı ülkelerden katılımcıların da bulunduğu uluslararası konferansta, Türkiye bacağı adına Atlasglobal Yönetim Kurulu Başkanı Ali Murat Ersoy sunum yaptı.
“Doğu dünyasının kalkınmasını sağlayabiliriz”
Doğu dünyasında ekonomik açıdan kalkınma yaşaması için başta bilgi teknolojisine yatırım yapılması gerektiğine vurgulayan Atlasglobal Yönetim Kurulu Başkanı Ali Murat Ersoy, “Gökyüzü İpek Yolu Projesi sayesinde doğu dünyasının kalkınmasını sağlayabiliriz.” dedi.
Projenin 2013 yılında Çin’de başladığını, platform sayesinde farklı ülkelerin bir biri ile ilişkilerinin arttığını belirten Ersoy “Batı dünyasının, doğulu tüketicilerinin davranışlarını kontrol etmesine izin vermememiz gerekiyor.” ifadesini kullandı.
İstanbul’un en önemli geçitlerin arasında ilk sırada yer aldığını hatırlatan Ersoy, “İstanbul, iki kıtanın birbirine bağlanma noktasıdır. İstanbul, doğu ve batı dünyasının bir birine bağlandığı nokta olarak aynı zaman da bu iki dünya arasındaki bağlantı verilebilen en kısa yoldur. Doğu ve batı arasında ele alabileceğimiz diğer bir ara geçit ise İran’dır. İran komşu ülkesi Türkiye’nin vasıtasıyla ikinci ara geçit noktası olarak hizmet verme imkanına sahiptir.” şeklinde konuştu.
“En büyük tehlike monopolleşmiş arama motorları”
Doğu dünyasının gelişimi için bilgi teknolojisinin önemini vurgulayan Ersoy, “Bu doğrultuda en büyük tehlike ne olabilir sorusunun cevabı, monopolleşmiş arama motorlarıdır. Örnek verecek olursak Google arama motoru. Google dünya piyasasında yüzde 60’lık bir paya sahip olmakla beraber 100’ü aşkın dilde hizmet vermekte. Google’ın piyasa değeri 750 milyar doların üzerindedir. Bunun karşısında, doğu dünyasındaki rakip arama motorları olarak Çinli Baidu ve Rusya’nın Yandex arama motorları yer alıyor. Baidu’nun piyasadaki payı yüzde 6’ının altında ve Yandex’in ise yüzde 4’ten az. Dolayısıyla dijitalleşmenin büyük bir güç kaynağı olduğunu ve her şeyi kontrol etmemize yol açacağını unutmamalıyız. Dijitalleşmeliyiz. Dijitalleşmezsek, piyasayı kaybedeceğiz, oyundan geri kalacağız. Yine piyasadaki talepleri kontrol ettiklerinde, bir sonraki aşamada ülkenizdeki demokrasiyi kontrol etmelerine, artık sizin hayatınız değilmişçesine hayatınızı kontrol ettiklerine de tanıklık edeceğiz.” diye konuştu.
“Dünyanın en önemli yatırım projelerinden bir tanesi”
Ersoy, konferansın ve projenin önemine değinerek, “Silk Road, Çin’in öncülük ettiği, 2013’te dünyaya duyurusunu yaptığı dünyanın en önemli yatırım projelerinden bir tanesi. Projenin büyüklüğü yaklaşık dünya milli gelirinin yüzde 40’ına dokunuyor, dünyadaki nüfusun da yüzde 50’sine değen bir proje. Yaklaşık 65 ülke bu projenin kapsamına giriyor. Bu ülkeler bu projeden herhangi bir şekilde etkilenecek, bir şekilde ekonomik işbirliği yapacak, direk veya dolaylı etkileneceklerdir.” dedi.
“Proje, doğu ile batının birleşmesi ile ilgili”
Projenin Türkiye’ye etkilerine değinen Ersoy, şunları kaydetti:
“Sky Silkroad Projesi’nin ilk defa bugün dünyaya duyurusu yapıldı. Kapsamları kısaca üzerinden geçildi, ağırlıklı hangi ülkeleri kapsayacağı bugün dünya kamuoyuna ilan edilmiş oldu. Projenin Türkiye için önemi, yapılan açıklamalarla ortaya konmuş oldu. Proje, doğu ile batının birleşmesi ile ilgili. Uzak Doğu insanlarının devlet desteği ile batıya seyahat ettirilmesi. Bunun paralelinde ciddi bir turizm trafiğinin, ulaşım hareketliliğinin kargo hareketliliğinin ve enerji transfer hareketliliğinin olacağını gösteriyor.”
“Döviz girişimizde çok ciddi bir artışlar olacak”
“Projenin bir sonraki bacağında Türkiye’ye ciddi yatırımların gelmeye başladığını göreceğiz” diyerek konuşmasını sürdüren Ersoy, “Türkiye’deki ekonomik büyümenin kesintisiz olarak devam ettiğini göreceğiz. Bugüne kadar Türkiye’de yaşanılan sorunlarda cari açığımız ya yurtdışında yapılan özelleştirmelerle elde edilen döviz gelirleriyle kapatılmaya çalışılıyordu ya da uzun vadeli borçlandırma ile kapatılmaya çalışılıyordu. Bu proje hayata geçtiği zaman Türkiye’nin döviz gelirlerinde lehimize ciddi bir dengede dönüş olacak. Döviz girişimizde çok ciddi artışlar olacak. Bu yönde de döviz açıklarımız kapanmaya ve cari hesabımız artı vermeye başlayacak. En önemlisi Türkiye’nin içinde bulunduğu bölgesel siyasi gelişmelerden ve çevresindeki olumsuzluklardan dolayı şu an yavaş seyreden yabancı yatırımlar için Türkiye tekrar odak noktası ve en çok talep gören yatırım yapılacak ülke haline gelecek. Yurtdışındaki birçok yatırımcı öncelikli olarak bu gelecek trafikten pay sahibi olabilmek için Türkiye’de yatırım yapma yarışına girecek. Bunu çok kısa bir süre içinde hissedeceğiz. En fazla 2 sene içinde Türk ekonomisine olumlu etkileri yansıyacak. Bugüne kadar korktuğumuz dövizdeki hareketlenmeler bundan sonradaki dönemde olmayacağını ve bu istikrarın artarak devam ettiğini hep birlikte izleyeceğiz. Bu projenin büyümesi ile kapsama alanının genişlemesiyle, Türkiye’deki payının artması ile bu olumlu gelişmeleri hep beraber yaşayacağız.” şeklinde konuştu.
“Bu ileriye dönük, kesintisi bir büyümenin işareti”
Ersoy, projenin turizm sektörüne olumlu bir etkide bulunacağını sözlerine ekleyerek açıklamasını şu şekilde tamamladı:
“Uzak Doğu turisti uzun süreli kaldığı için alışveriş ağırlıklı bir harcama türüne sahip. Bu nedenle de kişi başına turist harcamasında Avrupa pazarına göre en az yüzde 70-80 daha fazla harcama yapan bir Pazar. Bunu ilk aşamada şu şekilde yaşayacağız. Türkiye’deki doluluk oranlarında yüzde 35’e yakın bir artış göreceğiz, gelir ortalamasında da kişi başı geceleme gelirlerimizde de yüzde 50’nin üzerinde bir artık olarak ekonomimize yansıyacak. Daha da önemlisi kişi başına turistten elde ettiğimiz gelirde de en az yüzde 50 oranında artış olacağını tahmin ediyoruz. Bunların hepsi bir araya geldiği zaman ve turizmden de 52 farklı sektörün etkilendiğini düşünürsek Türkiye ekonomisinin genelinde büyük bir büyüme, hızlı bir gelişmeye rastlayacağız. Bu da tüm sektörlere yansıyacağı için sadece turizmciler değil ekonominin paydaşı olan bütün yatırımcılar, bütün çalışanlar olumlu yönde etkilenecek. Ama en önemlisi her zaman söylediğim gibi bu ileriye dönük, kesintisiz bir büyümenin işareti ve garantisi haline gelecek. Türkiye üzerinden bu yolcu trafiğinin dağıtımın yapılıyor olması, ülkemizin aynı zamanda bu projenin finans merkezi olacağını da gösteriyor. Büyük bir para akışı Türkiye üzerinden yürümeye başlayacak. Bu da ekonomimizi çok olumlu etkileyecek. Özellikle sunumda benim de başka konuşmacıların dikkatini çektiği bir konu vardı. Para birimlerine karşı bu sistemin korunması. Projede 65 ülke paydaş olacak. En azından bu 65 ülke içerisindeki ekonomik akışın kesintiye girmemesi, herhangi bir krizle karşılaşılmaması için farklı ortak bir para biriminin oluşturulması ve bu para biriminin kullanılmaya başlanması önem arz etmektedir. Bu hayata geçirilebilirse herhangi bir olağandışı krize karşı bu 65 ülkenin ekonomisi korunmuş olacak ve bu ülkeler en az seviyede yapay krizlerden etkilenecek bir finansal yapıya sahip olacaklar. Bu da projenin finansal geleceği açısından bir sigortalanma olacak diyebiliriz. Eğer proje eksiksiz olarak hayata geçirilebilir ise Türkiye’ye çok olumlu yansımaları olacak. Bizim için mutlu yanı bugün Türkiye, bu işin Orta Doğu ve Avrupa merkezi olarak ilan edildi. Ülke olarak bu projeye ne kadar konsantre olursak, bu projeyi ne kadar sahiplenirsek bundan da o kadar yüksek pay alacağız demektir. Payımızı ne kadar büyütebilirsek elde edeceğimiz kazanımlar, vatandaşlarımıza ek iş, ek gelir artışı olarak yansıyacaktır.”